VEKİLLİKTEN ÇEKİLME
Vekillikten çekilme avukatın belirli bir işini takipten veya savunmadan kendi isteği ile çekilmesidir. Avukatlık Kanunu 41. Maddeye; göre vekillikten çekilme, avukatın temsil ettiği kişinin vekilliğinden istifa etmesi anlamına gelir. Yine Avukatlık Kanunu’na göre vekillikten çekilme süresi, çekilmenin Müvekkile tebliğinden itibaren on beş (15) gün süre ile devam eder. Fakat adli yardım bürosu veya baro başkanı tarafından o işi yapmakla görevlendirilen avukatın durumunda farklılık oluşmaktadır. Söz konusu bu durumda avukat mücbir sebep veya haklı bir özür durumu olmadan, görevi yerine getirmekten çekinemeyecektir. Vekillikten çekilmenin geçerli olabilmesi için herhangi bir şekil şartı kanunda düzenlenmemiştir. Ancak “bildirimin yazılı olarak yapılması” müvekkilin haberdar olması, vekilin sorumluluktan kurtulması ve bu hususların ispatı açısından büyük önem arz eder.
Vekillikten Çekilme Ne Demek?
Vekillikten çekilme avukatın, takip ettiği herhangi bir iş veya davadan vekillikten çekilme dilekçesi verme yoluyla kendi isteğiyle görevini sona erdirmesidir. Yani artık vekil eden kişinin iş ve davalarını ilgili avukat takip etmeyecektir. Yukarıda izah edildiği üzere, vekillikten çekildikten sonra da avukatın 15 gün boyunca vekillik görevi devam eder. Uygulamada istifa ile birbirine benzer kavramlar olup aralarında ufak farkları mevcuttur. Dilekçe verildikten sonra avukatın sorumluluğunun sona ermesi için ise dilekçenin müvekkile tebliği önemlidir.
Vekillikten Çekilme Süreci Nasıl İşler?
Vekillikten çekilme süreci; avukatın “yazılı olarak” vekillikten çekilme dilekçesi vermesi, “duruşma esnasında” vekillikten çekilme beyanı verilmesi ve bu durumun duruşma tutanağına geçirilmesi veya “noter kanalıyla” ihtarname çekilmesi şeklinde gerçekleşebilir. Devamında vekillikten çekilme halinde çekilme bilgisi mahkeme tarafından müvekkile tebliğ edilir. Bu tebligatın müvekkiline ulaşmasından sonra 15 güne avukat vekillikten çekilmiş dahi olsa vekillik görevi devam eder. Bu süre içerisinde son bulacak itiraz süreleri, başvuru süreleri veya delil bildirme süreleri gibi hususların tümü için vekilin sorumluluğu devam eder. 15 günlük sürenin geçmesinden sonra ise vekilin artık müvekkile karşı sorumluluğu kalmayacaktır.
Vekillikten Çekilme Şartları
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’na göre Vekillikten çekilme için avukatın gördüğü lüzum üzerine veya başkaca bir sebeple çekilme dilekçesi sunması yeterlidir. Vekillikten çekilme sebepleri arasında, müvekkil ile iletişim kuramama, müvekkilin delilleri sunmaması, yargılama için gerekli masrafların müvekkil tarafından ödenmemesi gibi sebepler olabilir. Avukat, dilekçesinde çekilme nedenlerini ayrıntılı izah etmek zorunda değildir. Yargıtay kararlarında da avukatın istifa dilekçesinde “gördüğüm lüzum üzerine vekillikten çekiliyorum” demesi yeterli sayılmakta, istinaf sebeplerini ayrıntılı izah etmesinin zorunlu olmadığı belirtilmektedir. Avukatın vekillikten çekilmesi; müvekkilin gerekli yargılama masraflarını karşılamaması, müvekkilin avukata hakaret etmesi, müvekkil ile irtibat kuramaması, müvekkilin delilleri sunmaması vb. nedenlerle olabilir.
Avukat “haklı nedenle” vekillikten çekiliyorsa avukat ile müvekkil arasındaki vekalet sözleşmesi gereği avukat ücrete davayı tamamlamış gibi hak kazanacaktır. Ancak avukat haklı neden olmaksızın kendi isteğiyle vekillikten çekilmişse yalnızca çekilme zamanına kadar gerçekleştirdiği iş ve emeği kadar ücrete hak kazanacaktır.
Ancak adli yardım bürosundan atanan veya baro başkanı tarafından tayin edilen avukatın vekillikten çekilmesi için kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir özrü olması şarttır. Bu şartlar mevcut olmadıkça, avukat görevini yerine getirmek zorundadır. Vekil, görevden çekilmesini gerektirir kaçınılmaz sebebini veya haklı özrünü sunarak çekilmeyi talep ettikten sonra, haklı sebebin veya özrün takdiri avukatı tayin eden makam tarafından değerlendirilir. Açıkladığımız nedenlerle müvekkilin hak kaybı yaşamaması, avukatın sorumluluğunun doğmaması ve tarafların ücretle ilgili anlaşmazlık yaşamamaları nedenleriyle gereği vekillikten çekilme hususu titizlikle değerlendirilmelidir.
Vekillikten Çekilme İle İstifa Arasındaki Fark
Vekillikten çekilme ile istifa esasen aynı olarak bilinir. Aralarındaki en temel fark vekillikten çekilmenin hukuki dayanak noktası Avukatlık Kanunu m.41 hükmü iken, istifanın hukuki dayanak noktası Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.81/82 hükümleridir. Avukatlık Kanunu m.41'de vekillikten çekilme herhangi bir şekil şartına bağlanmamışken elbette bu bildirimin yazılı yapılması müvekkile tebliğin ispatı açısından önemlidir. Ayrıca vekillikten çekilme durumunda aynı hüküm uyarınca avukata, müvekkile tebliğden itibaren 15 günlük sorumluluk süresi yüklenmiştir.
İstifa durumunda hukuki dayanak ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.81/82 hükümleridir. İlgili hükümler uyarınca istifanın mahkeme ve temsil edilen bakımından sonuç doğurması için şekil şartı öngörülmüştür. Buna göre istifa beyanının dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerekiyorsa bu nedenle yapılacak tebligat giderinin peşin olarak ödenmesi zorunludur. HMK madde 82 hükmüne göre ise vekilin sorumluluğu istifanın müvekkile tebliğinden itibaren 2 hafta süreyle devam etmektedir. Yapılacak tebligatta ise müvekkile avukatının istifa ettiği istifa eden avukatın vekâlet görevinin tebliğden itibaren iki hafta süreyle devam edeceği, davayı takip etmez ve başka bir avukat da görevlendirmezse tarafın yokluğu halinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılacağı ihtar edilir ve istifa dilekçesiyle birlikte gönderilir. Bunun dışında vekil isterse noterden ihtarname şeklinde bir istifa beyanı sunup müvekkiline gönderilmesini isteyebilir. Bu durumda da yine sorumluluk süresine dikkat edilerek vekillikten istifa gerçekleşmiş olur.
Vekillikten çekilme ve vekilin istifası konusunda yerleşik içtihat kararları da mevcuttur.
YARGITAY 1.HUKUK DAİRESİ, ESAS: 2019/4003, KARAR: 2021/7619
Davalılardan ... vekili Avukat ...’nun 30.04.2018 tarihli dilekçe ile vekillikten çekildiğini bildirdiği, vekilin çekilme dilekçesinin davalılara tebliğ edildiğinin 14.05.2019 tarihli duruşma tutanağında belirtildiği, ancak temyize konu ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.05.2019 tarihli 2018/97 Esas 2019/139 Karar sayılı kararının davalı ... vekili olarak Avukat ...’na tebliğ edildiği, bu durumda vekillikten çekilen Avukat ...’na yapılan gerekçeli karar tebliğinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla; temyize konu gerekçeli kararın davalı ...’e usulüne uygun şekilde tebliği ile yasal temyiz süresinin beklenilmesi, tebliğ parçasının evrakına eklenmesi, değinilen hususun eksiksiz yerine getirildiğinin bizzat mahkeme hakimince denetlendikten sonra gönderilmesi için dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 07.12.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 12.CEZA DAİRESİ, ESAS: 2021/5050, KARAR: 2021/8940
Katılanlar vekilinin 09.07.2020 tarihinde dosyaya ibraz ettiği vekillikten çekilme dilekçesi üzerine mahkemece, katılan ... ile ...’a vekillikten çekilme dilekçesini tebliğ edildiği ancak katılan ... yerine sanık ...’a vekillikten çekilme dilekçesinin tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmakla, katılan ...’a vekillikten çekilme dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilerek sunulması halinde temyiz dilekçesi ve bu konuda düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte Dairemize gönderilmesi için, dosyanın mahalline iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5.HUKUK DAİRESİ, ESAS: 2021/7049, KARAR: 2021/12177
Mahkemece Av....'nın avukatlık mesleğine devam etmediği Antalya Barosu'na sorulmuş olup gelen cevapta halen Baro Levhasına kayıtlı olduğu ve avukatlık yapmayacağına dair bildirimde bulunmadığının belirtildiği, ancak eldeki dosyaya ilişkin olarak vekillik görevinden geri çekilip çekilmediği ya da davalılarca vekillik görevinden azledilip azledilmediği araştırılmaksızın geri çevirme kararında adı geçen davalı asillere tebligat yapıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle; Av....'nın davalıların vekilliğinden çekilme veya davalılarca azil durumu olup olmadığı Av....'dan ve davalılardan ayrı ayrı sorularak
a-Çekilme ya da azil durumu söz konusu ise davalılardan ..., ... ve ...'a mahkemenin gerekçeli kararı ile davacı idarenin temyiz dilekçesinin tebliğ edilmediği anlaşılmakla, adı geçen davalılara usulüne uygun tebliğ edilerek, temyiz süresi de beklenildikten,
b- Çekilme ya da azil durumunun bulunmadığının anlaşılması halinde ise Tebligat Kanununun 11. maddesi ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddesi uyarınca vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiğinden mahkemenin gerekçeli kararı ile davacı idarenin temyiz dilekçesinin davalılar vekiline usulüne uygun tebliğ edilerek, temyiz süresi de beklenildikten, Sonra, birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine İKİNCİ KEZ GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.10.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.27/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 13.HUKUK DAİRESİ, ESAS: 2008/6283, KARAR: 2008/11580, TARİH: 13.10.2008
818 sayılı B.K.nun 396/1.maddesine göre vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu ve yenilik doğuran bir işlemdir. Vekilin istifa hakkını her zaman kullanması da mümkündür. Ancak istifa haklı değil ve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanunu’nda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden Borçlar Kanunundaki aynı konuya ilişkin açıklanan bu düzenlemelere göre daha ağır bir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçektende, Avukatlık Kanunu’nun 174/1 maddesinde "üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz." Hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunundaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; Davacı, vekaletten haklı olarak istifa ettiğini ileri sürerek, vekalet ücreti alacaklarının tahsili için eldeki davayı açmış, davalı ise davacının tek taraflı ve haksız şekilde vekaletten istifa ettiğini, bu nedenle vekalet ücretine hak kazanamayacağını savunmuştur. Az yukarda açıklandığı üzere istifanın haksız olması halinde avukat ücrete hak kazanamayacağından, davada öncelikle davacının vekaletten istifasının haklı olup olmadığının irdelenmesi gereklidir.
Davacı, gerek davalıya vekaleten takip ettiği dosyalara ibraz etmiş olduğu istifa dilekçesinde, gerekse davalıya gönderdiği 6.12.2005 tarihli ihtarında ve tüm yargılama aşamasında, vekalet ücretinin ödenmemesi nedeniyle istifa ettiğini bildirmiştir. Kural olarak bir alacağın ödetilmesini istemek, ancak onun muaccel hale gelmesinden sonra mümkün olabilir. Yasada avukatlık ücretinin ne zaman muaccel olacağı konusunda açık bir hüküm bulunmamakla beraber, HUMK.nun 62. Maddesinde düzenlenen "vekalet, hükmün katiyet kesbedinceye kadar davanın takibi için icap eden bilumum muameleleri ifaya ve hükmün icrasına... mezuniyeti kapsar." Avukatlık Kanunu’nun 171/1 maddesinde düzenlenen "Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder." ve "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 2.maddesinde düzenlenen "...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır." Hükümleri gereğince vekalet ücreti alacağının, üstlenilen işin bitmesi ile muaccel hale geldiğinin kabulü gerekir. Bu kabule göre avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. Somut olayda taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi olmadığı sabit olup, davacının davalıya hitaben göndermiş olduğu 6.12.2005 tarihli ihtarda bildirdiği gibi, "ücretin peşin ödeneceği" konusunda sözlü bir anlaşmanın varlığı da ispat edilemediğine göre, davacı vekalet ücretini ancak muaccel olduğunda, başka bir ifade ile ücrete konu olan davaların kesinleşmesi halinde talep edebilir. Davacı avukatın üstlendiği her iki davada da, iş henüz sonuçlanmadan, başka bir ifade ile alacak henüz muaccel olmadan davacı tarafından temyiz aşamasında "vekalet ücretinin ödenmediğinden bahisle" vekaletten istifa edilmesi, "haksız istifa" niteliğinde olup, Avukatlık Kanununun 174/1.maddesi gereğince de haksız istifa halinde vekil ücrete hak kazanamayacağından, mahkemece davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Makale Listesi
Yorumlar